Yazı kategorisi: Film Analiz

THEY LIVE (YAŞIYORLAR)

Filmin Künyesi

Yönetmen: John Carpenter

Oyuncular: Roddy Piper, Keith David, Meg Foster

Film Süresi: 1 saat 34 dakika

Ödüller: 4 adaylık

Ülke: ABD

Türler: Aksiyon, Korku, Bilim-Kurgu

Gişe Hasılatı (Dünya Geneli): $13,008,928

Prodüksiyon: Alive Films, Larry Franco Productions

IMDb Puanı: 7.3/10

Mevcut Dünya sisteminin durumunu anlatan ‘They Live’ filmi, tren istasyonunda, tek bir çantayla farklı bir şehre gelen adamın sahnesi ile başlıyor. Hayatını sürdürebilmek için para kazanması gerekiyor. Bu yüzden çalışmak için işyerlerine gidiyor, çalışmak istediğini söylüyor. Bir şantiye firmasında iş buluyor. Filmin bu anına kadar pek fazla konuşma olmuyor. Kapitalist sistemin sonuçlarını anlatan bazı subliminal mesajlar veriliyor. Gittiği bir işyerinin panosunda, onlarca afişin üstünde ‘iş fırsatları’ yazmasına rağmen görüşme sırasında, ‘kadının sizin için uygun iş yok’ demesi gibi…  

Çalışmaya başladığı şantiyede, tanıştığı birisinin ona kalacak bir yer ayarlamasıyla, filmin konusu daha da izleyici için anlaşılır olmaya başlamıştır. Derme çatma bir yerde kalan insanların bulunduğu alanda, televizyon olması ve kalan boş vakitlerini televizyon karşısında geçirmesi, film konusu için ayrıca bir vurgu olmuştur. Filmde aniden televizyona çıkan, mevcut sistemle ilgili, insanların birer hayvan gibi kullanıldığı, köleleştirildiği, fakir kesimin arttığını, adalet ve insan haklarının giderek azaldığını söyleyen biri çıkmasına rağmen ana karakterimiz birçok insan gibi olayın farkına varamamıştır. Sonrasında kaldığı yerin yakınında, bir kilisede mevcut sistemin karşısında olan birkaç insanın yaptığı çalışmaları duyuyor. Televizyon yayınına aniden bağlanan kişide bunların arasında. Kilisede bir şeyler döndüğünü düşünüp, gözetlemeye başlıyor. Aynı anda insanların olayların farkına varmamasını, televizyon yayınlarını kesip insanlarını bilinçlenmesini istemeyen güçlü sınıf, kiliseye baskın düzenliyor. Baskından sonra, bölgedeki, kilisenin içi de dahil olmak üzere her şey dağıtılıyor.  

Ana karakterimiz olayın ardından kiliseye gidip, oradan bir kutuyu dışarı çıkartıyor. Mevcut sisteme karşı olan insanların ürettiği gözlük, ana karakterimiz ve film için aydınlanma sahnesi oluyor. Ana karakterimiz gözlüğü taktıktan sonra, şehrin çevresinde gördüğü her şeyi insan gözünün gördüğü gibi değil, mevcut sistemin yansıması olarak görüyor. Uyu. Kalk. Tüket. İzle. Takip et. Satın al. Çalış. Evlen. Çoğal. Düşünme. 8 saat çalış. 8 saat uyu. 8 saat oyna. İtaat et. Otoriteyi sorgulama gibi birçok yazıyı görüyor. Çevresinde her şeyin aslında insanlar için hazırlanmış birer kalıp olduğunu, kalıpların dışına çıkamadığını, sistemin içinde kaybolduğunu ve insan olduğunu unuttuğu, mevcut düzeni anlamasını sağlayan çok güzel bir sahne olmuştur. Gözlükle beraber bazı insanları olduğu gibi bazılarını da kuru kafa şeklinde görmüştür. Bu kuru kafalar güçlü sınıfı, mevcut düzenin parçası olan insanları temsil ediyor. Normal görünen insanlarsa, sistemin parçası olan insanları temsil ediyor. Kuru kafa olarak görünen güçlü sınıfın, filmin içinde birbirleriyle iletişim kurması, kendi çıkarları doğrultusunda bir araya gelmesi, ortak hareket etmeleri, aynı zamanda diğer insanların da buna karşı örgütlenmemesi için çaba sarf etmeleri, içinde bulunduğumuz sistemi anlatıyor. 

 Filmin bir sahnesinde, ana karakterimizin gözlükle insanlara bakarken, kuru kafa olarak görünen, güçlü sınıfın bir parçası olan bir insanın, sistemle ilgili bazı eleştiriler ve hayatıyla ilgili serzenişlerde bulunan bir insana, bu düşünceleri takmaması, endişe etmemesini söylemesi, bencilleşmiş, sadece kendini düşünen insanı çok güzel yansıtıyor. Bu sahne insanı insan yapan duygulardan yozlaşmış birer yaratıklara dönüşümü gösteriyor. Filmin birçok yerinde bunun gibi örnekler var. 

 Filmin can alıcı bir sahnesi de, ana karakterimizin, şantiyede tanıştığı adama gözlük ve sistemle ilgili olayları anlatmaya çalışırken olmuştur. Adam sistemin içinde kaybolmuş, bir parçası olmuş en güzel örneklerdendir. Ailesi için çalışmak zorundadır. Düzenli bir işi vardır. Baş kaldıran ana karakterimizi bu yüzden onun için bir tehdittir. Ana karakterimiz de sorunun onda olmadığı sistemin sorunlu olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Bunu yapmaya çalışırken kavga etmişler. Sonunda, birbirlerini anlasalar da, iki masum insanın kavga etmesi, mevcut sistemin bir diğer neticesini göstermiştir. 

Son olarak, bu sistem insanı tek bir insan modeli haline getirmiştir. İnsan olmaktan çıkarmış. Belli bir kesim dışında, insan sadece tüketen bir hayvana dönüşmüştür. Ya sistemin bir parçası olup, mutluluk adı altında tükettiğimiz ürünleri alacağız, ya alt sınıfta asgari tutarda yaşayacağız, ya da kuru kafa birer insana dönüşeceğiz.  

Yorum bırakın